top of page

Fotoğraf sanatı neden diğer sanat dallarından farklıdır?

 

Tüm sanat dalları insan için günlük rutin yaşam durumlarından bir çıkış kapısı, rahatlama yolu ve yaratıcılıklarını ortaya koyabilecekleri bir yaşamsal faaliyet alanı oluşturur.

Ancak fotoğrafçılık bunların hepsinden bir adım ötededir. Çünkü fotoğrafçılık, fotoğraf çeken kişiye vizörün içinden görülen farklı bir dünyanın kapısını açmaktadır.

Sadece bir odada kendisiyle baş başa kalmaz. Fotoğrafçılık bize "FARKINDALIK YARATIR." Kendimizin farkına varırız, sahip olduklarımızın, başkalarının, zenginin, fakirin, hırslının, aç gözlünün, sevenin, sevilenin, doğanın, hayvan ve bitkilerin, yeryüzündeki kalabalık ile karmaşanın ve o kalabalıktaki sessizliğin ve yalnızlığın.

 

Farkındalık "İLETİŞİM" ile gelişir ve hayat bulur. İnsanların farklı hallerini görmeye başlarız onlarla karşılaştıkça ve konuştukça. Sahip oldukları veya olamadıklarının. Zenginlikle fakirliğin gerçek yüzünü görmeye başlarız. Zayıfın, güçsüzün, ezilenin gücünü, güçlü görünen zalimin "hayvandan da aşağı.." olduğunun bilincine varırız. Aralık ayında dalında halen duran gülleri fark ederiz. Uçan kuşların birbirinden farklı olduğunu görürüz. Kelebeğin kanatlarındaki güzellikleri fark etmeye başlarız. Sizi izleyen kuşlar, kelebekler, peygamber develeri ile iletişim kurmaya başlar, zamanla onların dillerini ve duygularını anlamaya başlarız Süleyman peygamber gibi. Onların gözlerinin içinde bulunan pırıltıyı fark ederiz. İşte budur bizi yaklaştıran tüm yaratılmışlara. Fotoğrafçılık bize bu armağanı sunuyor.

 

Bu kapıdan geçen fotoğrafçı öncelikle doğa, insanlar, güneş, ay, hayvanlar, bitkiler olmak üzere tüm yaratılmış olan varlıkları farklı gözle görmeye başlar. Her birisinin sahip oldukları özellikleri, sahip oldukları duyguları, bulundukları durumları daha yakından tanımaya başlar. Tanıdıkça onlara karşı bilinç gelişir ve onların haklarına saygı duymaya başlar.

Bu duygulara sahip olmaya başlayan fotoğrafçı insanları bir bütün olarak kucaklamaya, saygı duymaya ve onların haklarını korumaya başlar. Siyasi görüşler, siyaset, renk, ırk, statü, makam, zenginlik gibi hususların sınırlarını aşar ve Yunus'ca bir deyişle "Hakk'ı gerçek sevenlere cümle alem kardaş gelir" düşüncesine sahip olmaya başlar. "Zamanı ana getirir". "Anı zamandan çekip alır". Varlık ve yokluğu anlar. İnsan olmanın yanı sıra, kulluğunun bilincine varır.

Yine doğadaki tüm canlı ve cansızların yaşama hakları olduğunu ve dünyanın sadece bize değil tüm yaratılmışlara ait olduğunu anlamaya başlar. Yaratılmış tüm canlılardaki güzellikleri, detayları, mucizeleri görür ve onları daha iyi anladıkça onlara saygısı da artar. Artık bir hayvana değil eziyet etmek, bir sineğe dahi sahip çıkmaya başlar.

 

Çünkü hayatın tamamı sevgidir, aşktır. Fotoğraf aşkı bizi diğerlerinden bir adım öteye taşır. Bizi dışarı çıkmaya zorlar, insanlarla, hayvanlarla iletişimi gerekli kılar. Dünyaya farklı gözlerle bakmaya zorlar. Farklı dünyaların kapısını açarız bu sayede. Gerçek rengi, duyguyu, durumu, görüp algılamaya başlarız. Zenginleşiriz.

 

Tanık olduklarımızı paylaşırız. Göremeyenlere ulaştırırız tüm anları ve yaşananları. Zamanı ortadan kaldırıp "an'ı" elimizde tutarız. Şimdi'ye sahip çıkarız.

 

Sevgi ile.

Deniz Seyran

bottom of page